Ihr Produkt wurde Ihrem Warenkorb hinzugefügt

X
EINKAUF ABSCHLIEßEN
WEITER EINKAUFEN

07

SEP'20
İnsanın İçi En Uzun Yolculuktur

Günlerden pazar, Zonguldak'tayım.
Bugün annemin doğduğu evdeyim. Onun kaldığı odanın kapısını açıyorum; anılarımı tazeleyebilmek adına duvarda asılan fotoğraflara, yirmi beş senelik koltuklara, anneannemin Kur'an'nına bakıyorum...
Anıları burada ama kendileri yok. Bu acının ardındaki gözyaşlarım ve titrek nefesime eşlik eden teyzemin arkadan gelen sesi, anneye olan özlemimi bir nebze olsun dindiriyor.
Özlemek ne garip bir şeymiş.
İnsan, kayıp bir ruhu tekrar başka birinde yaşatmak, yahut onda bulmak istiyor. Uzaktan teyzemi ve hareketlerini izliyorum. Annemde olan ama hatırlayamadığım, fakat özlemekten deliye döndüğüm şeyleri teyzemde bulmak istiyorum. O yüzden bazen uzunca müddet gözümü kırpmadan onu izliyorum. Teyzemin gülüşüne bakıyorum, 'annem de böyle gülerdi' diyorum. Daha sonra arkadan hızlı bir şekilde yürüyüşüne bakıyorum, 'ah annem de böyle pıtı pıtı yürürdü,' diyorum. Yaptığı tüm hareketinde, her nefes alıp verişinde annemden bir parça bulabilmek adına inceden inceye süzüp, geçmişe ait anılarımı belleğimde tazelemek istiyorum.
Demek ki insan hiç çekinmeden bir insana uzun süre sırf bu yüzden bile bakabilirmiş.
Kaybın getirdiği özlem, diğer özlemlerin ana vatanı gibidir. Ayrı düşsek gurbet olur içimiz...
İşte tam da bu noktada balkona çıkıyorum ve küçükken balkona uzanan armut ağacının dallarından, armudu kopartışım ve anneme çok büyük bir şey becermişim gibi gülümseyişim aklıma geliyor. Şimdi o ağaçta yok... İnsan bu noktada anlıyor ki; bir şeyler hep gidecek, bitecek ve bize sadece anılar kalacak. Onlar da zihnimizde bölük pörçük bir şekilde duracak;  kimi şeylerin izini kaybederken, kimine aşina olacağız. Unutmak ve hatırlayabilmek adına koca düşünceleri devireceğiz ömrümüzden.
Geçmişim bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken yapabildiğim tek şey şu anın kıymetini bilmek ve olur da ileriki yaşlarıma kadar yaşarsam, daha çok hatırlayabilmek adına zihnimi temiz tutup, her şeyi kaydedebildiğim kadar hafızama kaydetmek... Bu düşünce ile yoğuruyorum kendimi ve bir kez daha şükrediyorum; 'yanımda olanlara, yaşayabildiğime, hissedip, umut etmenin güzel yanlarına her zaman varabildiğime...'
İnsanın içi en uzun yolculuktur, tek başına çıkar çoğu zaman ve tek dayanağı Allah olur.
Allah ile olduktan sonra acılar da, mutluluklar da aynı orantıda ilerler. Ne elden gidene üzülürsün, ne eline geçene sevinirsin. Bilirsin ki, her şey geçip gidici... Kalan tek şey; ân...  
Karadeniz'in nemini bastırmak isteyen rüzgârın melodisi dokunuyor şimdi yüzüme, çam kokuları ve vızıltılar eşliğinde burnumun ucundan uçup giden sineklerin sesi ile kollarımı iki yana açıp derin bir nefes çekiyorum içime.
Buradayım ve her ne yaşamış olursam olayım, günahsız geçirdiğim her anım için şükürler olsun diyorum kendi kendime.
Aldığım nefesi uzun ve yavaş bir şekilde dışarı verirken, beni mutsuz eden ve enerjimi aşağı çeken her şeyin uzaklaşıp, içime yeniden umudun, yaşama arzusunun ve iyiliğin dolduğunu hissediyorum ve bu his uzun zamandır aradığım ama bulamadığım, fakat hiçbir zaman vazgeçmediğim o histi...
Bir şeyleri unutabiliriz, zihnimiz bize bu tür oyunları oynar ama kalpten atabilmek ve unutabilmek mümkün değildir.  İşte bu yüzden gelin güzel anılar biriktirip, bu günü güzel ve hayırlarla dolu geçirebilmenin fırsatını kollayalım.
Bir çay yapın kendinize, demlisi veya açığı fark etmeksizin doldurun bardaklara, kapatın gözlerinizi ve iç yolculuğunuza çıkın... Unutmayın, umutlar ve Rabbin hep seninle.
Kendine çok iyi bak :)