Ürün Sepetinize Eklendi

X
SEPETE GİT
ALIŞVERİŞE DEVAM ET

08

AĞU'14
 
 
Evvela şunu ifade edelim ki, Allah hafıza gücü, ezberleme istidat ve kabiliyeti vermemişse hiçbir şey yapamayız
 
Eğer böyle bir durum mevzu bahisse O'nun verdiğine kanaat etmeli ve Allah'a hamd ve sena etmelidir.
 

07

AĞU'14
 
 
Şüphesizki derdi veren Rahman dermanını da derdin içerisinde gizlemiştir. Bize düşen tevekkül ile önlemlerimizi aldıktan sonra geri kalanını Allaha bırakmaktır.Muhakkak sonunda salavat ve Eyüp as duası okunmak kaydıyla. terkibe uygun okunur.
 
 
Bu terkipler 21 gün devam edilecek sonra 3 gün ara verilecek sonra 20 gün daha devam edilip toplamda 41 gün tamamlanmış olacak.
 

06

AĞU'14



 

Kur’ân’ın bozulmadığını anlamanın en güzel yolu onu okuyarak manalarından ve mucizelerinden haberdar olmaktır. Bu yönden söylenebilecek o kadar çok mucizeli özellikleri vardır ki, saymakla bitmez.

25

TEM'14

 

Arefe günü aslen hicrî kâmerî Zilhicce ayının 9. günüdür ve bu gün Kurban Bayramı'ndan önceki, terviye gününden sonraki gündür. Ancak zamanla Ramazan Bayramı için de kullanılmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra herhangi bir şeyden önceki gün anlamında da kullanılır.

 

24

TEM'14

 

 

Şüphesiz af kapılarının sonuna kadar açık olduğu ramazan ayında, elimizden geldiği, dilimizin döndğü kadar affedilmeyi diliyoruz

23

TEM'14

 

Ashâb-ı Kirâm, Allâhü Teâlâ’nın Kadir Gecesi hakkında “Bin aydan hayırlıdır.” meâlindeki âyet-i kerîmesine sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmediler.

19

TEM'14
 
 
 
 
Pek fazla merhametli olan Peygamberimiz (s.a.v), ümmeti hakkında son derece şevkatli, merhametli idi. Ümmeti hakkında daima kolaylık yönünü tercih buyururdu. Namazda iken bir çocuğun ağladığını işitse ona merhameten namazını hafifçe kılar (kısaltır), çocuğun sesini durdurmak isterdi. Hele haktan kaçınanların hallerine pek acır, hidayete ermeleri için dua ederdi.
 

18

TEM'14
 
 
Bir kimse tuvalete gireceği zaman üzerinde Allahu Teâla’nın ismi yazılı yüzük ve buna benzer şeyleri bulundurmamalıdır. Tuvalete sol ayakla girilmeli, sağ ayakla çıkılmalıdır. Girmeden önce de şu dua okunmalıdır:
 
*“Allâhümme innî eûzü bike minel hubusi vel habâis.”

16

TEM'14
 
 
 
 
 
Allâhümme innî üşhidüke ve üşhidü melâiketike ve hamelete arşike ve üşhidü men fis-semâvâti vel-erdı enneke entallâhü lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke ve eşhedü enne Muhammeden abdüke ve rasûlüke.
 
Anlamı: Allah’ım seni, meleklerini, Arş’ını taşımakla görevli meleklerini, gökyüzünde ve yerde olanları şahit tutarım ki, sen Allah’sın. Senden başka ilah yoktur. Ortağın da yoktur. Ve şehadet ederim ki, Muhammed (s.a.v) senin kulun ve resûlündür. 
Kim bunu bir defa söylerse günahlarının üçte biri, iki defa söylerse üçte ikisi affolur. Üç defa söylerse kendini cehennemden kurtarır.
 
Kaynak: Mecmau’z-Zevâid c.17, s.56-57; h.16828; ayrıca bkz. Müstedrek, Taberânî, Mu’cem-i Kebîr.

15

TEM'14

 

 

Diğerleri de ona uymak zorunda kalacaklarsa,yemeği çabuk bırakmamak,daha fazla yemek istemiyorsa bile yermiş gibi oyalanmak  edeptendir.Başkalarının doymasını sağlamak için biraz fazla yemekte de beis yoktur.Özellikle yemek sahibi bu edebi gözetmelidir.


 

 

27

HAZ'14

 

 

 

Gökyüzünde Allah'ın görevlendirdiği öyle melekler vardır ki onlar daima Rab'lerini zikreder, daima dua ederler. Peki siz, hiç meleklere dua ettiniz mi?

 

 

 

26

HAZ'14

 

 

Dua ilaç, dua merhem tüm can yaralarına.. Yaklaşan Ramazan ayını fırsat bilerek Rahmanın huzuruna koşanlara detaylı ve bir o kadar huzur verici duayı sizler için derledik.

 

 

 

26

HAZ'14

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ettiğim dua kabul olmuyor.”  Bu cümleyi hayatımızda en az bir kez duyarız. Etrafımızda sürekli dualarının kabul olmadığından yakınan ve hatta bunu isyan etme boyutuna getiren insanlar var. Oysa âyet-i kerimede “Bana dua edin, size cevap vereyim” buyuruluyor.  
 
Peki dualarımız neden kabul olmuyor? 
 
 
 
 
 

17

ŞUB'14

 

Dua, insanda doğuştan var olan bir duygudur. Bu sebeple bütün dinlerde dua mevcuttur. Üstün bir varlığa inanan her insan, hayatının herhangi bir anında dua ihtiyacını hisseder. Çünkü her insan, zaman zaman üstesinden gelemeyeceği birçok olay, üzüntü ve sıkıntı ile karşılaşır. Böyle anlarda insan, Allah’a sığınma ve O’ndan yardım isteme ihtiyacı hisseder ve dua eder.

Normal zamanlarda dua etmeyen veya Allah’a inanmayan insanlar bile üstesinden gelemedikleri olaylar karşısında, darda kaldıkları vesıkıntıya düştükleri zamanlarda dua ihtiyacı hissederler. Bu da insanın duaya muhtaç olduğunun delilidir. Yüce Allah, bu durumu Yûnus sûresinin 12. ayetinde şöyle açıklar: 

16

OCA'14

 

 

1 – ALLÂH :  [ Tüm isim ve sıfatlan kendinde toplayan yüce Allah'ın zatının, başka hiçbir varlığa verilemeyen ismidir.  ]

Allah zikrine devam eden kişinin derecesi hem Allah katında hem de insanlar katında artar. İnsanlar arasında; sevilen, sayılan, sözü geçen kıymetli bir kişi olur. Duaları kabul görür. Nefis şeytanının şerrinden kurtulur. Güneş doğarken gümüş veya altın levha üzerine Allah ismini yazan ve üzerinde taşıyan şeytan şerrinden korunur. Soğuk havada bu levha üzerinde iken Allah diye zikrederse soğuğu hissetmez. Balgam hastalığı olan kişi taşırsa balgam hastalığından kurtulur. Kişi 7 gün oruç tutup, gece yarısında 2 rekat Allah rızası için namaz kılıp, ardından 66 defa Allah zikrini yaparsa; Allah bir melek görevlendirir. O melek, o kişiyi tüm kötülüklerden koruduğu gibi, hal ve hareketlerinde, işlerinde o kişiyi yönlendirir, yönetir ve yardımcı olur. Allah ismini kağıda gül suyu, safran ve misk karışımıyla yazıp, üzerinde taşıyanı Allah her türlü kötülükten korur. Amir veya makam sahibi kişilerin yanında riayet görür. Düşmanlarına karşı galip gelir. Cuma günü oruçlu olarak, sabaha doğru gümüş yüzüğe Allah ismini yazıp, sağ elinin parmağına takan kişinin her isteği insanlar tarafından karşılanır. İşi görülür. Sol elinin parmağına takıp bir mahkemeye giden kişi haksızlığa uğramaz.

Allah Cenabı Hakk’ın Celal ve Cemal gibi bütün isimlerini kapsamaktadır. Allah diye zikreden Cenabı Hakk’ı bütün isimleri ile anmış olur. Bütün isimler Allah isminde gizlidir. Diğer isimler Allah İsmi Azamına birer sıfattır. Allah ismi hiç bir isme sıfat olmaz. Cenabı Hakk’ın Zatına mahsus bütün isimlerin özellikleri Allah isminde vardır. Allah ismi; ruhi hastalıklardan, kalp katılığından, küfürden, maddi ve manevi bataklıktan, nefsin istek ve arzularından kurtulmak, düşmanlarını yenmek, merhamet sahibi olmak, Allah’ın istediği şekilde hayat sürmek, son nefeste imanlı ölmek, kalbin nurlanması, imanlı olması ve şifa bulmak, güç, kuvvet ve rızık kazanmak, gizli sırlara vakıf olmak, hem dünya, hemde ahiret saadetine ermek için zikredilir.

 

10

OCA'14

 

 

Tövbe yapılan hata ve günahlardan dolayı pişmanlık duyup bir daha yapmamaya söz vermektir. Günahından dolayı pişman olan ve bir daha yapmamaya söz veren kişi bu pişmanlığını istiğfar ederek dile getirir. Tövbe ve istiğfarını istediği gibi dua eder önemli olan duanın kalpten ve içten yapılmasıdır. 

 

BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHiM

ESTAGFiRULLAH, ESTAGFiRULLAH, ESTAGFiRULLAH. EL- AZiM EL– KERiM ELLEZi LAiLAHE iLLAHU EL– HAYYÜL KAYYUM VE ETUBÜ iLEYHi VE NES´ELÜHÜT TEVBETE VEL MAGFiRETE VEL HiDAYETE LENA.

iNNEHU HÜTETEVVABURRAHiM, TEVBETE ABDiN, ZALiMiN LiNEFSiHi, 
LA YEMLiKÜ LiNEFSiHi MEVTEN VELA ´HAYATEN VELA NÜSURA.
 

03

OCA'14

 

Allah’a Karşı Kulluk Görevimiz Olarak “Dua”

 

Sözlükte, “çağırmak, istemek, yardım dilemek” anlamlarına gelen “dua”; dinî bir kavram olarak, aciz ve zayıf olan kulun, bütün benliğiyle kudreti sonsuz Yüce Yaratıcı’ya yönelerek, hâlini O’na arz etmesi ve her türlü ihtiyacı için O’nun engin lütuf ve merhametine sığınmasıdır.

Acizliğini, zayıflığını ve fakirliğini itiraf eden kul, dua vasıtasıyla gücü her şeye yeten ve her şeyin sahibi olan Yüce Allah ile aracısız irtibat kurar, O’na niyazda bulunur ve O’nun himayesine iltica eder. İnsanın, edâ etmekle sorumlu olduğu tüm ibadetlerin, özü itibariyle kendisiyle Rabbi arasında irtibat kurmayı veya var olan irtibatın güçlenmesini hedeflediğini düşünürsek dua, bunu hemen ve dolaysız gerçekleştirdiği için Peygamber Efendimiz tarafından “ibadetlerin özü” (Tirmizî, Daavat, 1) olarak nitelendirilmiştir. Dua, ibadetlerin özü olması yönüyle insanoğlunun yaratılış gayesini de temsil etmektedir. Zira Yüce Yaratıcımız, insanları ve cinleri sadece kendisine ibadet etsinler diye yarattığını ifade buyurmaktadır. (Zâriyât, 56) “(Rasûlüm!) De ki: duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!” (Furkân, 77) ifadeleriyle de Yüce Rabbimiz, bu gerçeğe işaret etmektedir.

Bize şah damarımızdan daha yakın olan ve içimizden geçirdiklerimizi bilen (Kâf, 16) Rabbimiz, bizleri kendisine dua etmeye çağırmakta ve dua ettiğimiz takdirde bunlara karşılık vereceğini haber vermektedir. (Bakara, 186; Mü’min, 14) Yüce Allah, kendisine, yalvara-yakara, gizlice, azabından korkarak ve rahmetini umarak (Arâf, 55-56), güzel isimleriyle (Arâf, 180), ihlas ve samimiyetle (Mü’min, 65), sabah-akşam (Kehf, 28), yan yatarken, otururken veya yürürken (Âl-i İmrân, 191; Yunus,12) dua edebileceğimizi bildirmektedir. Atıflarda bulunduğumuz ayet-i kerimelerde Yüce Rabbimiz, dua ederken dikkat etmemiz gereken hususları bizlere anlatırken, talim buyurduğu hâl üzere kendisine her yerde ve her zaman duada bulunabileceğimizi haber vermektedir. Kur’an-ı Kerim’de, peygamberlerin dilinden zikredilen dualara baktığımızda, Allah hakkında hüsn-ü zan sahibi olmamız gerektiğini (Meryem, 4, 48), duaya Yüce Rabbimizi övgü ve kusurlarımızı itirafla başlamamızın uygun olacağını öğrenmekteyiz. (Enbiyâ, 87; Kasas, 16)

 

 

06

ARA'13

 

İçinde bulunduğumuz safer ayının bela ve musibet ayı olduğu yönünde (teşe’üm-uğursuzluk) söylentileri vardır halk arasında. Bu söylentiler doğru mudur? Safer ayı bir bela, musibet ayı mıdır? Söylendiği gibi bu ayda hastalıklar yağmur gibi yağar, bela ve musibetler fırtına gibi savrulur mu?

Bilindiği üzere İslam’da bir tefe’ül anlayışı vardır, bir de teşe’üm yorumu söz konusudur.

-Tefe’ül, herhangi bir gün ve vakitten, olay ve görüntüden iyi manalar çıkarmak, hayırlı sonuçlar gelebileceği yolunda ümit dolu yorumlarda bulunmaktır…

-Teşe’üm ise bunun tam aksinedir. Olaylara ve görüntülere kötülük getireceği yolunda yorumlarla bakmak, hayırsız şeylere işaret olduğunu söyleyerek ümitsizlik ve uğursuzluk duygusu yaymak..

Ağaca güvercin konarsa iyilik manasına alıp o gün ümitle işine devam etmek, baykuş konarsa kötülük geleceğine işaret sayıp o gün yapacağı işten vazgeçmek gibi..

Ancak, güvercini iyiliğe işaret saymakta bir mahzur olmadığı halde baykuşu kötülüğe işaret saymakta mahzur vardır. Çünkü iyilik yorumları yapmak bir tefe’üldür. Tefeül ise caiz görülmüştür.

 

Anahtar Kelimeler: safer ayi,safer ayı,dua,