Ürün Sepetinize Eklendi

X
SEPETE GİT
ALIŞVERİŞE DEVAM ET

Sahabiler Ansiklopedisi İki Cilt Bir Arada 1692 9789752697713

ÜRÜN DETAY
İADE KOŞULLARI

ÜRÜN KODU :

1027115
Sayfa Sayısı: 704
Cilt Durumu: Ciltli
Sahabiler Ansiklopedisi (İki Cilt Bir Arada)
Dağınık, vahşi, cehalet bataklığında kıvranan bir toplum.
Kötülüklerin, inkâr ve isyanların ruhlarına işlediği, cahiliye âdet ve huylarından asla taviz vermeyen inatçı; bu uğurda birbirinin kanını akıtmaktan perva etmeyen bir millet.
Onlar Resulüllah`a (a.s.m.) tabi oldular. Re-sû-lul-lah`ın (a.s.m.) nur halkasına dahil oldular.
Ve tarihte eşi görülmemiş bir inkılabı yaşadılar. Yavrusunu diri diri toprağa gömen birer canavarken karıncayı dahi incitmekten sakınan birer merhamet ve şefkat timsali haline geldiler.
Çünkü onlar doğrudan doğruya peygamberlik güneşinden ışık almışlardı. Bu yüzden onlar kıyamete kadar kendine tabi olanlara yol gösterecek birer "yıldız" oldular.
İnsanlığın en faziletlileri olan Sahabîlerin sayısı hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, 100 binin üzerinde olarak zikredilir.
Daha önceden iki cilt halinde neşredilen ve yeni bir düzenlemeyle tek ciltte toplanan bu eserde, 5 ana bölümde, 210 Sahabî hakkında bilgi sunuldu.
İslamî kaynaklardan yapılan geniş ve titiz araştırmalar neticesi elde edilen bilgiler, sadece ansiklopedik malumat verme yerine, okunup istifadeyi kolaylaştırıcı bir üslupla kaleme alındı.
ÖNSÖZ
Yedinci yüzyıl Arabistan’ı her bakımdan bozuk, şirazeden çıkmış bir hâldeydi. Ala-bildiğine vahşileşmiş, canavarlaşmış, bütün güzel hasletlerden uzaklaşmış olan insan-lık, o günkü kadar bozulmamış ve azmamıştı. Öyle ki, kabilelere hücum edip hür in-sanları köleleştirecek, köleleri de hiç yere öldürebilecek kadar yoldan çıkmışlardı. Ara-bistan’ın her yanı bin türlü rezaletin, ahlaksızlığın zevkle işlendiği birer sefalet yuvası hâline gelmişti. İçki su gibi içiliyor, kumar bütün çeşitleriyle oynanıyor, fuhuş sıkılma-dan açıkça işleniyor, faiz ilikleri sömürüyordu. Kabileler arasındaki kan davaları yü-rekler sızlatacak dereceye varmıştı. Bir kısmı yüzyıllar boyu sürüp gidiyordu. Medi-ne’deki Evs ve Hazreç kabileleri bunun açık bir misaliydi. Her iki kabile arasındaki düşmanlık 130 yıldan beridir devam edip gidiyordu. Kız çocukları utanç vesilesi kabul ediliyor, canlı canlı toprağa gömülüyordu.
İnsanlar taştan, tahtadan kendi elleriyle yaptıkları putlara tapıyor, onlar adına kur-banlar kesiyor, adaklar adıyor, onlara yalvarıp yakarıyorlardı. Bu sapık inanç ve âdetler Arapların kan ve damarına öylesine işlemiş, onlara öylesine inanıp bağlanmışlardı ki, "Biz atalarımızı bu yolda bulduk. Bu yol doğru yoldur. Ne olursa olsun yolumuzdan dönmeyiz." diyecek kadar inatlarının peşindeydiler.
Her cihetten şaşkınlık ve taşkınlık içinde bulunan bu insanlara kurtuluş yolunu kim gösterecek, duygu ve kabiliyetlerini kim yönlendirip inkişaf ettirecekti? Onları birbirle- riyle kaynaştırıp bir araya kim getirecekti?
Öyle biri gelmeliydi ki, kâinatın ne mana ifade ettiğini, insanın ne olduğunu, niçin yaratıldığını, bu dünyaya ne maksatla gönderildiğini, vazifesinin ne olduğunu öğretme-liydi. Anlaşılmaz bir kitap, manasız bir kâğıt tomarı hâline gelen kâinatı, manasızlıktan kurtarıp, neler ifade ettiğini anlatmalı ve insanın o muhteşem kitap karşısında nasıl davranması gerektiğini göstermeliydi.
Öyle biri gelmeliydi ki, insanca yaşamayı, hayatın gerçek zevkini almayı; hakkı, hukuku, adaleti, eşitliği, sevgiyi, saygıyı, doğruluğu, dürüstlüğü nokta nokta işlemeliy-di.
İnsanlık daha ne kadar bekleyebilirdi? Sadece insanlık değil, dağ taş, canlı cansız her yaratık o kurtarıcının hasretiyle yanıp tutuşuyordu. O gelecek, kâinatı manasızlık-tan, başıboşluk ve gayesizlikten kurtaracaktı.
Cenâb-ı Hak bu hasretli gözleri yolda koymadı. Sevgili Resûlü Hz. Muhammed Mustafa’yı (a.s.m.) gönderdi. Onun gelişi âlemlere rahmet oldu. Birden kâinatın yüzü güldü. Kâinat onunla mana kazandı, insanlık onunla kendine geldi, her şeyin gerçek yüzü onun getirdiği nurla tanındı. İnsanlar onunla doğru yolu buldu. O zat kendisine verilen en büyük mucize Kur’ân’ı eline aldı, kâinatı okudu ve okuttu:
"Bakın," dedi, "şu muhteşem kâinata, şu muhteşem yıldızlarla süslü gökyüzüne; gü-neşe, aya bakın; nasıl ince hesaplarla döndürülüyor... Bakın geceye, gündüze; nasıl birbirini takip edip duruyor... Şu dağlara, ovalara, çaylara, ırmaklara, toprak altına gü- mülüp yeniden dirilen sayısız bitkilere bakın. Kendi yaratılışınıza bakın. Bir damla su-dan sizi yaratanı düşünün.
"Aklınızı başınıza alm. Bu işler rastgele işler değil, bunlar kendi kendine olamaz. Bir yaratıcının ilmiyle, kudret ve iradesiyle böyle mükemmel tanzim ediliyor. Bunları anlayın da, şu kimseye bir zarar ve bir fayda vermeye gücü yetmeyen putlara tapmak-tan vazgeçin. Bu manasız ve gülünç inançlarla kendinizi küçültmeyin. Sizi insan olarak yaratan Rabb’inize iman edin ve sayısız nimetlerle sizi yaşatan Hâlık’ınıza şükredin ve yalnız O’na ibadet edin."
Aklını kullananlar bu İlahî davete uydu. Bunalmış ruhlarına ebediyet ülkesinin ka-pıları açıldı. Şirkten kurtulup tevhidin cennetine girdiler. O hidayet nuruna pervane ol-dular. O nübüvvet güneşinin manzumesine takılan yıldızlar oldular.
Kâinatı okumaya yanaşmayan inatçı kimseler ise saplandıkları inkâr karanlıkların-dan kurtulamadılar. Onları kâh inatları aldattı, kâh gururları saptırdı. Akıllarını kullan-mamaları, onları bu saadetten mahrum etti.
İmanla küfrün arası açıldıkça açıldı. Tıpkı karanlıkla aydınlık, gece ile gündüz gi-bi...
O zat, eşi ve benzeri görülmemiş öyle büyük bir inkılap yaptı ki, kısa zamanda o ça-pulcu, dağınık, vahşi insanlardan dünyanın en medeni insanlarını çıkardı. Onların ruh-larına işlemiş olan sadece bir değil, yüzlerce âdet ve huylan değiştirdi. Birbirinin kanı-nı akıtmaktan perva etmeyen o milleti, karıncaya basamayacak derecede merhamet ve şefkat timsali yaptı.
O seçkin insanlar hep Resûlullah’ın (a.s.m.) nur halkası içinde yetişti. Resûlullah onlara insanın ne olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini, vazifelerinin neler olduğunu anlattı. Onlara başıboş olamayacaklarını, bu dünyaya bir imtihan için gönderildiklerini, neticede inananlarla inanmayanların, iyilerle kötülerin birbirlerinden ayırt edilecekleri-ni anlattı.
Onlar içerisinden öylesine büyük insanlar çıktı ki, dost düşman herkes onları takdir etti. Mesela Hz. Ebû Bekir, Resûlullah’ı tanımakla peygamberlerden sonra en üstün in-san hâline geldi. Hayatını hak yoluna adadı, her şeyini Allah yoluna seferber etti. Mer-hameti, şefkati, efendiliği, ileri görüşlülüğü ve dirayetiyle temayüz etti.
Kendi kızını diri diri toprağa gömecek kadar katı kalpli bir Ömer, imanı elde edip Peygamber terbiyesinden geçince adaletiyle tarihe altın harflerle yazıldı ve Peygambe-rimizin, "Eğer benden sonra bir peygamber gelecek olsaydı, Hattab oğlu Ömer gelirdi." şeklinde takdirine mazhar oldu.
Yine onun terbiyesiyle, meleklerin dahi hayâ ettiği ve alabildiğine cömert Hz. Os-man ile Hz. Ali gibi bir kahraman, ilim ve irfan sevdalısı, züht ve takva abidesi şahsi-yetler yetişti.
Sıradan bir asker iken birdenbire "Allah’ın kılıcı" oluveren harp dâhisi Hâlid bin Velid, bir siyaset dâhisi olan Amr bin ve Acirc;s, sıradan bir köle iken ölünceye kadar başko-mutan olma payesini koruyan Zeyd bin Hârise ve oğlu Üsâme, önceden bir çoban iken sonraları İran valisi olan ve o makamda iken de halktan birisi gibi yaşayan Selmân-ı Fârisî gibi zatlar, o Peygamber-i Zîşan’dan ders alarak parlayan değerlerdir.
O bahtiyar insanlar, o nur deryasından öyle bir kıvılcım almışlardı ki, en medeni, en anlayışlı bir insan olup çıkıyor, erişilmez ufuklara yükseliyor, o feyizle coşuyor, hak ve hakikati duyurmak için ülke ülke koşuyorlardı; en medeni milletlere medeniyet üstadı oluyorlardı.
Kur'ân'da Sahabe
Sahabi, kelime manası olarak "sohbet" ve "sahip" kelimelerinden türetilmiştir. Re- sûl-i Ekrem Efendimizi mümin olarak gören ve mümin olarak vefat eden kişiye de "sa-habi" denir. Sahabe ve ashâb, sahabinin çokluk şeklidir. Bazen bu kelime "iyi ve seç-kin insanlar" manasında Sahabe-i Kirâm veya Ashâb-ı Güzîn şeklinde de kullanılır.
Başta Kur’ân olmak üzere İlahî kitaplar Sahabe-i Kirâm’ı övmüş, onların üstün va-sıflarım dile getirmiştir.
Kur’ân’da onları öven, takdir eden birçok âyet mevcuttur. Bunların bir kısmının meali şöyledir:
"Muhammed, Allah’ın Resûl’üdür. Onunla beraber bulunanlar da kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Sen onların rükû ve secde ettiklerini görürsün. Onlar, Allah’ın lütfunu ve rızasını ararlar. Yüzlerinde ise secde izi vardır. Onların Tevrat’taki vasfı budur. İncil’deki vasıfları ise şöyledir: Onlar filizini çıkarmış, sonra gitgide kuvvet bulmuş, kalınlaşmış ve gövdesi üzerinde yükselmiş bir ekine ben-zer ki, ekincilerin pek hoşuna gider. Allah’ın onları böylece çoğaltıp kuvvetlendirmesi, kâfirleri öfkeye boğmak içindir. Onlardan iman eden ve güzel işler yapanlara Allah mağfiret ve büyük bir mükâfat vaat etmiştir."1
Şu âyette de onların methedilen özellikleri yer alır:
"İman edip de hicret eden ve Allah yolunda cihat eden kimselerle onlan barındıran ve onlara yardım eden kimseler ise gerçek müminlerin tâ kendileridir. Onlar için gü-nahlarından bağışlanma ve cennette tükenmez bir rızık vardır."2
Allah’ın rızasına nail oldukları da şöyle ifade edilir:
"İslam’da önceliği olan Muhacirler ve Ensar ile onları güzellikle takip ederek örnek alanlar ve onları hayırla yâd edenlere gelince... Allah onlardan razıdır, onlar da Al-lah’tan razıdırlar. Allah onlara, içinde ebedî olarak kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Bu ise en büyük kurtuluştur."3
Muhacir ve Ensar’ın birbirlerine olan kardeşlik bağlan da şöyle ifade edilir:
"O mallarda, bir de yurtlarından çıkarılıp mallarından mahrum bırakılmış fakir mu-hacirlerin hakkı vardır ki, onlar Allah’ın lütfunu ve rızasını arar, Allah’ın dinine ve Re- sûlüne yardım ederler. İşte onlar imanlarında sadık olanların tâ kendisidir.
"Daha önce Medine’yi yurt edinmiş ve imanı kalplerinde yerleştirmiş olanlara ge-lince... Onlar kendi yurtlarına hicret eden din kardeşlerini severler, onlara verilen şey-den dolayı gönüllerinde bir kıskançlık duymazlar ve kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile onları kendi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin ihtiraslarından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir.
"Onlardan sonra gelenler de, ‘Ey Rabb’imiz,’ derler, ‘bizi ve bizden önce iman et-miş olan kardeşlerimizi bağışla. İman edenlere karşı kalplerimizde kin bırakma Ey Rabb’imiz. Muhakkak ki Sen çok şefkatli, çok merhametlisin."4 Sahabilerin cesareti de şöyle anlatılır:
"Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, ‘Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu hazırladılar. Onlardan korkun!’ dedi de, bu söz onların imanını artırdı ve ‘Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!’ dediler."5
Diğer İlahî kitaplarda da sahabilerden övgüyle bahsedilir. Zebur’da onlar hakkında, "Ey Dâvud, Muhammed’i ve ümmetini bütün ümmetlere üstün tuttum."6 ifadesi yer alır. Tevrat’ta ise onlardan "Kutsiler" diye söz edilir. İncil’de sahabilerden, "cihatla gö-revli" kimseler olarak bahsedilir.
Hz. Kâb’a Kitab-ı Mukaddes’te sahabiler hakkında neler anlatıldığı sorulduğunda şunları söyledi:
"Ahmed (a.s.m.) ve ümmeti Allah’a çok hamd ederler. İyi ve kötü hiçbir hâllerinde şükürden ayrılmazlar. Allah’ın şanını yüceltir, O’nu her yerde anarlar. Onların yakarış-ları göklere kadar yükselir. Namazlarını öylesine bir huşu içinde kılarlar ki, çıkardıkları uğultu, oğul arılarının kayalardaki uğultularına benzer. Namazlarında melekler gibi saf tutarlar. Savaşta da namazdaki gibi dizilirler. Allah yolunda savaşa tutuştuklarında me-lekler keskin ve sivri mızraklanyla onların ön ve arkalarında yer alır; ve mdash;işaret parmakla-rıyla işaret ederek ve mdash;tıpkı şu beyaz çiçeklerin, yapraklarının gölgelerini takip ettikleri gibi. ve mdash; Allah da kudretiyle onları gölgeler. Onlar asla savaştan geri kalmazlar."7
 

Made in Türkiye

ÜRÜNÜN SIZE TAHMINI ULAŞMA TARIHI

Diğer Ülkeler


23 Mayıs Perşembe-25 Mayıs Cumartesi

Sefamerve Tarafından Gönderilecektir.

Sipariş ettiğiniz ürünü teslim aldıktan sonra herhangi bir nedenden dolayı iade etmek isterseniz, teslim aldığınız tarihten itibaren 14 gün içinde iade edebilirsiniz.

Abiye ürünlerinde bu süre 24 saattir. İade etmek için sitemiz üzerinden sefamerve kullanıcınız ile giriş yapıp iade kaydı oluşturmanız gerekmektedir.

İade ile ilgili ayrıntılı bilgi için YARDIM - DESTEK bölümünden İade ve Sipariş İptal bölümüne tıklayarak detaylı inceleyebilirsiniz.

MİKTAR :
$296.00

$135.99