Ebat:15,5x23 cm
Benim küçüklüğümde çocukları dövmek, hakaret etmek, bağırmak ‘normal’ kabul edilen
bir ebeveynlik davranışıydı. Aileler çocuklarına bu davranışlarda bulunduklarında, şimdinin
annelerinin yaşadığı pişmanlık, vicdan azabı ya da hatayı telafi etmek gibi duygular
yaşamazlardı. Çünkü o dönem ‘kızını dövmeyen dizini döver’, ‘dayak cennetten çıkmadır’
dönemiydi. Öyle öğrenmişlerdi. Çocuk hata yaptığında ceza verilmeliydi, hatta ceza ne
kadar büyük olursa o kadar iyiydi. Mesela çocuğu dövmek demek, ‘bak bu davranışın çok
yanlış, o kadar ki seni dövüyorum, canını yakıyorum ki bir daha yapmayasın’ demekti.
İşin ironik kısmı, geçmişe dönüp baktığımızda annelerin ya da babaların bizleri dövdüğü,
bağırıp çağırdığı, aşağılanmış hissettirdiği anları gözlerimiz dolarak hatırlıyor olmamıza
rağmen, neden yaptıklarını –yani vermek istedikleri dersi- hatırlamıyor olmamız. Eminim
sizler de belli şeyler hissediyorsunuzdur: Ebeveynin vermek istediği ders unutuldu gitti.
Geriye sadece yenilen dayakların ve işitilen azarların soğuk anıları kaldı.
İşte bu kitap tam da bunun için yazıldı. Evlatlarımız yıllar sonra geriye dönüp baktıklarında
yanaklarına atılmış bir tokadın soğukluğundan çok, yüreklerine dokunan bir annenin
sıcaklığını hissetsinler diye…
Made in Türkiye
Teslimat erken oldu tavsiye ederim
Çok iyi gerçekten o kadar doğru yazılmış ki çok yerde kendimi okudum sanki.
Hediye aldigim bir Kitap. Yazari cok seviyorum ve kalemine de güveniyorum. Hediye ettigim kisi Kitabi tahmin ettigim gibi sevdi ve okuyor.